Van Gölü havzasında bulunan ve günümüzde Bitlis ilinin bir ilçesi olan Ahlat, Türk sanatındaki önemli yerinin yanı sıra bölgede “Ahlat Taşı” diye bilinen ve bölge mimarisinde önemli bir yeri olan taşıyla da meşhurdur. Bu taş yüzyıllardır olduğu gibi, günümüzde de hem modern mimaride hem de tarihi mimari eserlerin onarımında çokça kullanılmaktadır.
AHLAT TAŞI VE ÖZELLİKLERİ
Yerkabuğunu oluşturan ve birden fazla mineralin agrega halinde birleşmesiyle meydana gelen bu kütlelere “taş” veya “kütle” adı verilmektedir. Oluşumu itibariyle mağmatik taş grubundan olan Ahlat Taşı’nın rengi kırmızı, siyah, kül, gri, açık sarı ve beyazdır. Yapısı itibariyle Andezit olup, volkanik küllerin birikmesi sonucu meydana geldiğinden, Ahlat Taşı bir volkanik tüftür. Bu çeşit taşlar lavlar ve bileşimindeki maddelere göre isimlendirildiklerinden, bu taş da bir “Andezit Tüf”tür.
AHLAT TAŞININ KULLANIMI
Doğal, sert, dayanıklı ve yüksek ısı yalıtımı özelliklerine sahip Ahlat Taşı, Ahlat başta olmak üzere yurt içinde ve yurt dışında birçok yerleşim yerinde çok sayıda yapıda kullanılmaktadır. Haricen sıva, boya ve yalıtım gerektirmeyen Ahlat Taşı ile müstakil ev, villa, köşk, cami, minare, kemer, istinad duvarı, mezar, çeşme, şömine ve saray restorasyonları yapılmaktadır. Ahlat’ın tarihsel ve kültürel mirasını oluşturan bir çok tarihi yapı(Ahlat Mezar Taşları, Kümbet, Kale, Cami ve Hamamlar) bu yapı malzemesi ile yapılmış ve yüzyıllara meydan okumuştur.